Esin ÇETİNEL
Maalesef ülkemiz bir deprem ülkesi. Adeta vücudumuzu saran ince ve kalın damarlar gibi her ilimiz her bölgemizi saran fay hatları üzerinde yaşıyoruz. Kimi 1999’da Marmara’yı vuran, 6 Şubat’ta 11 ilimizi yıkan büyük depremler üretme kapasitesinde, kimileri ise daha küçük. Ama sonuçta bir gerçek var ki ülke olarak deprem bizim en büyük riskimiz.
Yıllardır konunun uzmanları il bazında bölge bazında büyük depremler üretebilecek fayları bizlerle paylaşıyorlar. Bunları önlemek zamanını bilmek ise imkânsız. Bu konuda bizlerin yapabileceği şeyler ise son derece sınırlı. Ancak bir o kadar da önemli… En büyük önceliğimiz güvenli evlerde oturabilmek. Unutmayın ki deprem değil, çürük konutlar öldürüyor.
İkinci önceliğimiz ise konutlarımıza DASK sigortası olarak bilinen zorunlu deprem sigortası yaptırmak olmalı. Peki, ülkemizdeki konut stoku büyük bir depremde ayakta kalabilecek standartta mı? Maalesef hayır. Yine konunun uzmanları tarafından yapılan açıklamalarda ülke çapında konut stokunun acilen kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi ve depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Bu yaşam riskini önemli oranda aşağıya çekecek en önemli adım olarak gösteriliyor.
DASK’lı yapı sadece 11,3 milyon adet
Diğer bir konu ise DASK poliçeleri… Maalesef ülkemiz bu konuda da olması gerekenin çok uzağında. Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) son paylaştığı verilere göre, ülkemizde sadece 11,3 milyon adet DASK poliçesi yaptıran yapı bulunuyor.
Buna göre ülke çapında konut ve ticari yapıların sadece yüzde 56,9’u DASK sigortası yaptırmış durumda. Bu kadar büyük bir risk altında bulunmamıza rağmen hala neredeyse konutların yarısının DASK güvencesi bulunmuyor. Oysaki en son 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremin ardından bu acı gerçekle karşılaştık.
Türkiye Sigortalar Birliği’nin sık sık kamuoyu ile paylaştığı verilere göre; Kahramanmaraş depremi için devletin bütçesinden ayrılan pay 105 milyar dolar seviyesinde bulunurken, sigorta sektörü bunun sadece 5 milyar dolarlık kısmını üstlenebildi. Yani toplam zarar 105 milyar dolar olurken, bunun sadece 5 milyar dolarlık bölümü sigorta kapsamındaydı…
DASK’ı yine unuttuk!
Kahramanmaraş depreminin bir diğer özelliği ise ilk aşamada bu büyük facia sonrası toplumda sigorta bilincinin artması oldu. Bu da DASK poliçe sayısına birebir yansıdı.
Ancak bu da çok uzun soluklu olmadı. Yine DASK’ın internet sitesinde yer alan verilerine göre, depremin yaşandığı 2023 Şubat ayından sonraki ilk iki ay DASK sigortası yaptıranların oranı büyük oranda arttı. Örneğin 2023 Ocak ayında 789 bini aşan poliçe sayısı depremin yaşandığı şubat ayında bir anda yüzde 56 oranına artış kaydederek 1 milyon 236 bini aştı.
Bu trend mart ayında da sürdü Ve mart ayındaki toplam poliçe adedi 1 milyon 228 binli seviyelere ulaştı. Ancak bu durum nisan ayından itibaren değişti ve rakamlar yeniden hızla eski seviyelerine gerilemeye başladı. Depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen Türkiye’de konut ve işyerlerinin yaptırdığı DASK poliçe sayısı 2023 Nisan ayında yeniden 817 bine geriledi. Hazırladığımız tabloda da net biçimde görüldüğü gibi yıl boyunca da bu seyrini korudu.
Nisan ayında inişe geçti
Tabii bu durum prim üretimlerine de benzer şekilde yansıdı. 2023 Ocak ayında 310 milyon TL olan DASK prim üretimi, depremin yaşandığı şubat ayında bir anda 553 milyon TL’ye çıktı. Mart ayında da bunun etkisi sürdü ve prim üretimi 515 milyon TL’lerde gerçekleşti. Nisan ayında ise prim üretimi tekrar eski seviyelerine yaklaşarak 331 TL seviyelerine geriledi.
Sigorta furyası 2 ay sürdü
İşte tüm bu veriler açıkça gösteriyor ki, hepimizi yürekten sarsan büyük Kahramanmaraş depreminin sigortalanmaya etkisi sadece iki ay sürebildi. Unutmayalım ki; deprem riski yüksek buna karşın sigortalılık oranı oldukça düşük ülkemizde, bir an önce daha güvenli evlerle can güvenliğimizi sağlamamız, işyerlerimizi, evlerimizi ise sigorta güvencesi altına almamız gerekiyor…